Bahtına hüzün düşmüş şehrin insanları…

Meslek hayatımda içinde ‘Yozgat’ geçen,
Memleketimin, Bozkır’ın insanlarının bahtına, yarınlarına ya da dününe dair kaleme aldığım,

Veya Bozok Yaylası’nın esintisi ile yön bulan bir kelam etmeye çalışıyorsam parmaklarımın titrediğini hissederim klavyenin üzerinde.

Harfleri aramakta zorlanmayan parmaklarımın, kelamın inceliklerini en hassas terazide sunmak için verdiği mücadeleyi görmenizi isterim.

Bahtına hüzün düşmüş, derken ifadelerin duygusallığı değil, duygusal dünyamızın ifade şeklini başlığa taşımak istedim.

Ne suçu var diyorum henüz doğmamış yavruların,

Şehrimin sabah ezanı ile nasibini arayan insanlarının,

Ve sahipsiz dünyalarında yol arayan, iz bulmak için bir kılavuza tutunmaya çalışanların.

Öyle ya, bu şehrin kaderini her daim kara yazmadı ya Yaradan.

Ama en basit olayda, en cılız iddiada, belli belirsiz gündemlerle doğduğu toprakları zan altında bırakmayı adet haline getirenlere bugün sözüm.

Yazık!

Vallahi de yazık billahi de yazık!

Doğmamış çocukların yarınlarına karanlık bir şerh bırakmak bu kadar kolay bir kararla hayat bulmamalı.

Bir kıvılcımı alevlere mahkum eden zihniyetle mücadele ederken kendi topraklarını acımasızca eleştiren kalemlere sözüm.

Son kuş olayı ve öncesine dair sayısız örnek suna bilirim şuan.

Bozkır’ın yalnızlığı, ekmeği bir şekilde hayatın pençesinden kurtarma telaşı, göç denilen hastalığın amansız ayrılığı kaderine yük edinmiş bir diyar,

El değmemiş gönlüne hazan yaprakları misali düşen olayları Bozkırın çocuğu, bu şehrin basın mensubu olarak kabullenemiyorum.

Sözlerin ucu zehirli hançerlerle memleketimizin bağrına sağlandığı bir dönemde kendi insanımızdan da aynı acıyı görmek…

İşte tam da burada koparıyoruz bam telini.

Bahtına hüzün düşmüş şehrin insanları sözüm size;

O bahtı bu şehre reva görenlere karşı evvela kendi içimizde aydınlık bakmayı bilmeliyiz,

Biraz tebessüm, biraz hüsnü niyet, biraz da samimiyet.

O duyguların üzerine kara toprağı serpenlere karşı yangımızın alevi Yozgat’ı aydınlatmalı.

Aslı astarı olmayan bir kuş hikayesi ile Yozgat ismini siyaha boyamaya çalıştılar, yarın başka olay ve hikayeler.

Hikayeden sebeplerle şehre yazık edenlere duy demek için önce evladınızın gözlerine sonra aynaya kendinize bakın ve lütfen elden önce memleketinize kara çalmayın.

Biz Anadolu’yuz, Anadolu ruhlu dünyanın insanlarıyız vesselam.

YORUM EKLE