Kar yağar yollar kapanır, kış eski kış değildir.
Yangın çıkar yetersiz kalınır, Yozgat eski Yozgat değildir.
Gelişen ve değişen Yozgat’ta ‘karla ve yangınla mücadele’ noktasında sürekli eleştiri, sürekli veryansın, sürekli sıkıntılar ve mağduriyetler yaşanıyor yıllar yılı bu şehirde…
Mesleki yolculuk yapıyorum geçmişe dair, belediye başkanlarından Mehmet Erdemir’in son dönemi, kısa Ali Açıkgöz zamanı, Yusuf Başer, Kazım Arslan ve Celal Köse.
Her dönemi ayrı ayrı değerlendiriyorum ortaya bir bütün çıkıyor: “yetersiz mücadele.”
Evet, kış memleketi olan Yozgat’ta kar ve yağmurda mutlaka ama mutlaka problemler yaşanır.
Kış memleketinde kar mücadelesinde mutlaka yetersiz kalınır. Beyaz rahmet gökten süzülürken ortaya çıkabilecek sonuç katidir, mücadele etmezseniz mağduriyet.
Daha önce de bahsettim, kış memleketi olmanın yanı sıra zor bir coğrafyada kurulmuş şehir var önümüzde. Ne yapılan hizmeti gösterir ne de karla mücadele kafi gelir verilen mücadele karşısında.
Bu gerçekleri gözardı ederek konuştuğumuz takdirde eksik ve de tek taraflı değerlendirme yapmaktan öteye gitmez az sonra konuşacaklarımız.
Yozgat kış memleketi, kar yere düşmeye başladığı an coğrafi şartların da etkisi ile iki kez mücadele etmek ve müdahale etmek zorundasınızdır.
Geçtiğimiz hafta etkili olan son kar yağışında mücadele edilmedi mi? Elbette ki edildi, belediye ekipleri canla-başla, hatta mesai mefhumu gözetmeksizin mücadele etti.
Peki ne kadarı halka yansıdı?
Sabah uyandığınızda otomobilinizi çıkaramıyorsanız, evinizin önündeki yol tamamen kardan yok olmuş durumda, attığınız adım kayıyor ise memnuniyet ölçünüz katiyen olmaz!
Bu kadar acımasız ve bencil bir yorumla yaklaşmayalım olaya, ana arter denilen Şehir Hastanesi, Lise Caddesi, Lise Caddesi Bağlantı Yolları, Kent Park, Ofis Üstü, Sivas Caddesi, binlerce insanın yaşadığı TOKİ konutları bölgesi…
Buralarda yüzde 90’lar seviyesinde bir memnuniyet oluşmuyor, karla mücadele ederken buzlanma hayatı riskli ve çileli bir hale getiriyor ise…
Kar yağışının etkili olduğu gün uzun süre canlı yayın yaptık, vatandaşları mecbur kalmadıkça evden çıkmamaları ya da özel otomobillerini kullanmamaları hususunda uyardık.
Hülasa şehirde karla birlikte yaşanan mağduriyet tek başına belediyenin mücadelesindeki eksikliklerle ilişkilendirilmemeli. Daha önce de konuştuk, ne gariptir ki karla mücadele konusunda yıllar yılı yeterli yatırım, ekip ve ekipman geliştirmesi yapılmamış.
Kış dünyasında yaşayan ülkeler bu işi nasıl yapıyor noktasında ders alınmamış (gibi).
Sesli düşünelim, ‘Evet sanki yılda birkaç hafta yağan karın mağduriyeti milyarlarca liralık yatırım yapmaya değmez’ zihniyeti ile hareket edilmiş (sanki)…
Gelelim yangınlara.
Aslında konuya bu şehirde yaşanan yangınlardan ve gelişi güzel yapılan hatta pek çok açıdan yangına karşı korunaksız olarak inşa edilen binalardan bahsetmem gerekiyordu.
Ama bu durum öylesine can sıkıcı ki, aynı oranda can sıkıcı olan ancak beyaz rengi ile hiç olmaz ise yüreğimizi serinleten kar mağduriyeti ile başladım konuya.
Hafızalara kazınan son yangın geçtiğimiz yılın 1 Temmuz’unda Aşağı Nohutlu Mahallesi Berensu Apartmanında yaşandı. İki apartmanda etkili olan yangına müdahale noktasında itfaiye olay yerine anında ulaştı mı, ulaştı!
Hemen bir yıl öncesinde Neva Evleri Apartmanında yaşanan yangını hatırlayın.
Ve yine Abide İşhanı Yangını…
Ya da çok öncesinde Ahmet Efendi Camii içerisinde yaşanan ve neredeyse tamamen aciz kaldığımız yangın.
Hülasa tamamında ortaya çıkan görüntü; eğitim eksikliği, ekipman ve araç eksiği, şehrin coğrafi şartları ile gelişi güzel yapılaşma.
Maalesef şehri taşıyamıyor, geçmişin çarpık yapılaşmasına yenilerini eklemek dışında müdahale (!) şansımız olmuyor. O halde ‘böyle gelmiş böyle gider’ mantığını yıkmak, şehirde yaşayan bu insanların mağduriyetlerini yenilerini eklememek, daha çok fatura ödetmemek adına bu günden tezi yok alınacak önlemler bu günün yöneticilerini unutulmaz kılacaktır.
(Bu konuyu ilerleyen süreçte de tüm gerçekleri ile konuşmaya devam edeceğiz.)
