İKİ GÖÇ HİCRET VE ÇANAKKALE
Peygamber efendimizin (s.a.v) Mekke’den Medine’ye hicreti; hürriyetin olacağı, İslamın yaşanacağı bir vatan içindir. Çanakkale’de emperyalistlere karşı verilen mücadele de ezanın susmayacağı, bayrağın inmeyeceği islamın yaşanacağı bir vatan içindir.
Hicretten önce Mekke’deki kafirlerin azgınlığı ile emperyalistlerin Çanakkale’deki azgınlığı aynıdır. Müşriklerin hedefi, Peygamber efendimizi ve yanında bulunan az sayıdaki müslümanı yok ederek İslamı ortadan kaldırmaktır. Çanakkale’de de durum aynıdır. Emperyalistler İslam aleminin son kalesi olan ve İslamın sancaktarlığını yapan Türk milletini ortadan kaldırarak aslında İslam’ı ortadan kaldırmak istemişlerdir. Yani Mekke’de de, Çanakkale’de de hedefler aynı sadece düşmanın pozisyonu farklıdır.
Mekke’den, Medine’ye yürüyenlerin kutlu yürüyüşü Hak içindir. Çanakkale’de ayağında çarığı ile cepheden cepheye koşanların yürüyüşü de Hak içindir. Cephe gerisindeki gözü yaşlı anaların, ninelerin, yemeden içmeden, ekmeklerini bölmeden, cepheye erzak temin etmeleri Ensarın, muhacirleri bağrına basması gibidir. Kağnılarla cepheye yalın ayağı ile cephane taşıyan Fatma Nine’nelerin de yürüyüşü Hakka yürüyüştür ve tıpkı Ensarın Muhacire yardımı gibidir.
Prof. Dr Nurullah Çetin hocamız, “Sevr Mağarası’ndaki şartlar ile Sevr antlaşmasındaki durum hemen hemen aynıdır.” Diyerek muhteşem bir benzetme yapmaktadır: “Müşriklerin Sevr Mağarası’na girmesinden ve Peygamber efendimizin hayatından endişe eden Hz Ebubekir’e Peygamber efendimiz. “Korkma Allah bizimle beraberdir.” Ayetini okumuştur. Mehmet Akif Ersoy da Türk milletine hitaben istiklal Marşı’nın ilk mısrasına “Korkma..!” diyerek başlamıştır.”diyerek kutlu mücadelenin benzerliğine dikkat çekmektedir.
Garb'ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Mehmet Akif Ersoy hem İstiklal marşının ilk mısrasındaki “Korkma” ifadesi ile hem de bu dörtlükteki “Korkma” ifadesi ile Türk Milletine “Korkma Allah bizimle beraberdir” mesajını vermiştir.
Bedrin Aslanları ancak bu kadar şanlı idi meselesi:
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Merhum Mehmet Akif Ersoy’u “Çanakkale Şehitlerine” şiirindeki bu ifadelerinden dolayı eleştirenler Akif’i anlamadıkları gibi edebiyatımızın inceliklerini de anlamaktan uzaktırlar. Önce şu tespiti yapalım. Edebiyatımızda benzeyen daima küçük, benzetilen ise daima büyüktür. Örneğin “Dağ gibi adam” derseniz benzetme edatı yaparsınız. Adam hiçbir zaman dağdan büyük olamaz. Burada benzeyen adamdır ve küçüktür. Benzetilen ise dağdır. Büyüktür. Tekrar meselemize dönecek olursak; burada iki tane iman ordusu var: Birincisi Bedir’deki iman ordusu, ikincisi ise Çanakkale’deki iman ordusudur. Mehmet Akif Ersoy Çanakkale’deki iman ordusunu, Bedirde aslanlar gibi savaşan iman ordusuna benzetmiştir.
Çanakkale’deki o ihtişamı, Bedir’deki kahramanlığa imrenerek benzetmiştir. Peygamber ordusunun büyüklüğünü kim tartışabilir. Akif’i anlamayanlar susmalıdırlar.
Çanakkale zaferi: Ruhumuzdaki ay yıldızın dalgalanması ve bayrağımızın yüreklerimizde göndere çekilmesidir.
Hürriyete hasret toprağın kanla sulanmasıdır. Ve bir hilal uğruna ölüme koşarak gitmenin sevdasıdır Çanakkale.
Irmak ırmak akan kanın, kanla sulanan toprağın, göklerde özgürce dalgalanan bayrağın adıdır. Çanakkale.
Düşmanı kovduğumuz yönlerin, zafere ulaştığımız dünlerin ve tarihe şan veren yiğitlerin mirasıdır. Çanakkale. .
Kalemine yüreğine sağlık
Çok güzel bir makale olmuş.