"Kırım Platformu" Akmescit İçin Yeni Bir Umut Olabilir mi?

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez Avrupa’da egemen bir devletin sınırları uluslararası hukuka aykırı bir şekilde değiştirildi. Ukrayna’nın bir parçası olan Kırım, 2014 yılında Rusya tarafından yasadışı ilhak (işgal) edildi. Ardından yapılan bir referandumla da buna meşruiyet sağlanmak istendi.

Türkiye başından bu yana meseleyi “yasadışı ilhak” olarak değerlendiriyor ve tanımama kararını güçlü bir şekilde sürdürüyor.

Rusya, yarımadayı Ortadoğu ve Akdeniz’deki tarihsel hedeflerinin bir sıçrama merkezi olarak görüyor olmalı ki 30 binden fazla asker konuşlandırdı. En önemlisi nükleer bir askeri üssün inşa edilmekte olduğu iddiası…

2014’teki yasadışı ilhakın ardından insan hakları ihlalleri yaşanmaya başlandı. Yarımadada yaşayan insanlara Rus vatandaşlığının dayatılması, Kırım’da yaşayan 25 binden fazla insanın Rus Silahlı Kuvvetlerine zorunlu olarak gönderilmesi, insanların mülklerinin zarar görmesi veya kamulaştırılması ve çok sayıda soruşturma, tutuklama yaşandı.

Dahası, Kırım’ın demografisi değiştirilme sürecinde…Birkaç yıl gibi kısa bir süre içerisinde 500 bine yakın Rus vatandaşı Kırım’a taşındı. Sadece 2020'de en az 43.000 Rus vatandaşı Kırım'a yerleşti. Gerçek sayı daha da yüksek olabilir.

Başkent Akmescit'teki (Ruslar Simferopol diyor) Kırım Tatar halkının resmi temsilcisi olan Meclis, Uluslararası Adalet Divanı'nın kararına rağmen Kırım’da yasaklanmış vaziyette. Kırım Tatar halkının milli lideri, Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun belirttiğine göre Kırım’ı terk eden Kırımlıların sayısı 50 binden fazla ve bunların yaklaşık 30 bini Kırım Tatarı. Kırımoğlu “30 bin belki çok önemli bir sayı olarak görülmeyebilir, ancak bu eski Sovyet Birliği sınırları içinde yaşayan ve Stalin tarafından 1944 yılında gerçekleştirilen soykırımdan sonra sağ kurtulan Kırım Tatar halkının % 10’udur bu sayı. Tutuklananların yaklaşık % 77’si, evlere yapılan baskınların % 95’i, kaçırılan ve öldürülenlerin % 90’ı Kırım Tatarıdır."

Şu ana kadar BM Genel Kurulu’nun aldığı 7 karar, AGİT, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ilhak girişimini tanımadıklarını ortaya koydular.

Özellikle Ukrayna bir süredir Rusya’ya yönelik yaptırımlar konusunda diplomasi trafiğini hızlandırdı. Avustralya, Arnavutluk, Kanada, Avrupa Birliği, Japonya, Gürcistan, Moldova, Karadağ, Yeni Zelanda, Norveç, İsviçre ve Amerika Birleşik Devletleri çeşitli düzeylerde önlemler açıkladılar. Bu yaptırımlar Rusya’ya ek maliyetler sağladığı gibi her yıl ülke bütçesinden yaklaşık 3 milyar dolarlık bir yük getirdi. Örneğin Kerç Boğazı üzerindeki köprünün inşası için 12 milyar dolar harcandığı belirtiliyor.

Öte yandan Rusya bu süreçte Kırım’daki işgali kurumsallaştırmak için özellikle enerji odaklı hibrit bir propaganda uygulamaya devam ediyor. AB ülkelerinin enerji bağımlılığında Rusya’nın etkisini düşünüldüğünde Kırım’ı göz ardı edebilecek bir politik duruş da mümkün… Ayrıca mülteci hareketliliği, siber saldırılar, dezenformasyon ve manipülasyon gibi araçlar diri tutuldu.

Bu koşullar altında, Kırım için daha etkili ve kapsamlı bir yaklaşım zorunluydu. Ukrayna Devlet Başkanı V. Zelenski, Kırım'ın "işgalden kurtarılmasına" yönelik tedbirler hakkında bir kararname imzaladı. Böylece hükümete "Kırım Platformu"nu organize başlatma talimatı verildi. 100’den fazla ülke bu Platforma davet edildi. İlk zirvesini Ağustos 2021’de Kiev’de toplaması planlanan Kırım Platformu 4 temel organdan oluşacak. Devlet ve Hükümet Başkanları; Dışişleri Bakanları; parlamenterler boyutu ve uzmanlardan oluşan kısım…Bir de Kırım Platformu Fonu kurularak masraflar bu fondan karşılanacakmış.

Konuyla ilgili dün Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Emine Cabbar’da konuştuk. Aynı zamanda bir Kırım Tatarı olan Cabbar, zirvenin nihai belgesi olarak açıklanması için Kırım Nizamnamesi üzerinde çalıştıklarını söyledi. Önemli bir ifadesi vardı: “Bugün Kırım, rehine olarak tutulan 2.5 milyon Ukrayna vatandaşı ile beraber fiilen Rusya’nın askeri üssüdür.”

Bakan Yardımcısı Cabbar’a göre bunlar, sözde mutlu yaşam bahaneleri ile örtbas ediliyor ve karşı duranlar cezaevine atılıyor. Kimi aktivistler ve çok sayıda Ukrayna vatandaşı hala cezaevinde...Emine Cabbar şöyle devam etti: “Benim ülkemde 7 yıldır Donbas’taki savaş devam ediyor, vatanım olan Kırım’ın işgali devam ediyor ve ülkemin topraklarının %7’si işgal altında. Türkiye’nin büyük desteği ve dayanışması için minnettarız. Ukrayna’da, dost kara günde belli olur derler. Bunu çok takdir ediyoruz! Kırım Platformu çalışmaları kapsamında güvenlik, Kırım’ın askerileştirilmesi ve bunun özellikle Karadeniz ve Akdeniz Bölgesinde doğuracağı sonuçlar gibi konulara önem verilecek. Ortaklarımız, bugün Rusya’nın artan tehdidin kaynağı olduğunu ve tüm dünyayı yanıltan bir partner olduğunu anlamalıdır. Suriye ve Libya’daki saldırgan iştahının gidişatını görüyoruz."

Bu arada ABD Başkanı Biden Kırım konusunda birkaç gün önce şu açıklamayı yaptı: “Bu hüzünlü yıl dönümünde, önemli bir gerçeği tekrar vurguluyoruz: Kırım, Ukrayna’nındır. ABD, Rusya’nın Kırım’ı sözde ilhakını asla tanımayacak ve Rusya’nın saldırgan eylemlerine karşı Ukrayna’nın yanında yer alacaktır."

Eğer Kırım Platformu katılacak ülkelerdeki doğru isim ve kuruluşlardan oluşursa, yasadışı ilhak konusunda etkili bir mekanizma sunabilir gözüküyor.

YORUM EKLE