Türkiye'nin Hidroelektrik Potansiyeli!

Prof. Dr. Mustafa İLBAŞ

Gazi Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölüm Başkanı & Türk Enerji Birliği (TEBAM) Başkanı

Türkiye'nin Hidroelektrik Potansiyeli ve Dereler

Türkiye'nin hidroelektrik potansiyeli dünya potansiyelinin % 5'i, Avrupa teorik potansiyelinin % 16'sıdır. Türkiye'de teorik hidroelektrik potansiyel 433 milyar kWh, teknik olarak değerlendirilebilir potansiyel 216 milyar kWh, teknik ve ekonomik olarak değerlendirilebilir potansiyel ise 140 milyar kWh olarak hesaplanmıştır. Diğer taraftan AB'nin yeşil enerji için uyguladığı vergi indirimleri ve destekleme politikaları ekonomik olarak değerlendirilebilir potansiyelin artmasını sağlayacaktır.

Türkiye'de bulunan Hidroelektrik Santrallerinin toplam kurulu gücü 30.978 MW'dır. 2019 yılında Hidroelektrik Santralleri ile 88.850.170.000 kilovat-saat elektrik üretimi yapılmıştır. Halen ülkemizde 672 adet kayıtlı hidroelektrik santral bulunmaktadır. Ortalama üretim kapasitesinin yüzde 68’i kullanılmaktadır. Son yıllarda hidroelektrik kaynaklı elektrik üretiminde büyük artışlar görülmüştür. Buna karşılık 2.995 MWe güç kurulum aşamasında, geri kalan ise lisans ve proje aşamasındadır. Potansiyeli tam kullanabilmek için ise Türkiye'de çok sayıda hidroelektrik santral (HES) yapılması planlanmaktadır. Ayrıca ilave kurulu güçle birlikte hidroelektrik santrallerin toplam sayısının 1.738 olması hedeflenmektedir. 

Derelere yapılacak kapasitesi küçük projelerin enerjiye katkısı çevresel etkisi yanında küçük kalmaktadır. Lisans verilen projelerin çoğunluğu Doğu Karadeniz bölgesindedir. Toplam kurulu güç 4000 MW civarındadır. Bunların 79 adedi 10 MW’ tan küçük, 80 adedi ise 10-50MW arasında ve 18 adedi 50 ve üzeri MW kurulu güce sahiptir. Bu bölgelerde yapılan/yapılması planlanan birkaç MW kapasiteli küçük HES'lerin ülke elektrik enerjisine katkısının yüzde 3-5 civarında olacağı tahmin edilmektedir. 

Derelerde yapılacak projelerde ekolojik hayatın devamı için çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Ülkemizde Tennant yöntemi uygulamak suretiyle tüm projelerde yıllık ortalama debinin yüzde 10'u civarında bir suyu can suyu olarak belirlemek eğilimi vardır. Aslında bu yönteme göre yağışlı dönemlerde yüzde 40, kuraklık dönemlerde ise ortalama debinin yüzde 30'u orta-iyi ekosistemi ifade etmektedir. Eğer oran yüzde 10 olarak uygulanırsa tarım ve hayvancılık ile uğraşan köylülerin suyun çok azalacağı dereler dolayısıyla bu işleri de yapmaları zorlaşabilir. 

Dereler üzerinde kurulan/kurulacak hidroelektrik santraller ile akan suların kullanım hakları konularında varsa endişeler giderilmeli, vatandaşlar daha fazla aydınlatılmalıdır. Yöre halkı projelere mümkün oldukça dahil edilmelidir. Hidrolik kaynakların bedelli-bedelsiz olarak su kullanım hakkı ve lisans dağıtımı konusunda çantacılar olarak anılan lisans simsarlarına ve enerji konusunda ehil olmayan kimliği belirsiz şirketlere daha fazla dikkat edilmelidir. 

Sonuç olarak fosil enerji kaynakları bakımından yetersiz olan ülkemizde temiz enerji kaynağı olan hidrolik kaynakların hidroelektrik amaçlı kullanımı doğru bir tercihtir. Küçük derelerden önce büyük suların büyük kapasitelerle hayata geçirilmesi önemlidir. Dereler için ise yukarıda ifade ettiğimiz noktalar dikkate alınarak uygulama değerlendirilebilir. Diğer yandan bu uygulamalarda çok ihtiyaç duyulacak olan yerli enerji ve türbin sanayinin harekete geçirilmesi de öncelikli olarak ele alınmalıdır. Ülkemiz enerji sanayi iyi yönde gelişmektedir. Desteklenmeye devam edilmelidir. Yerli ve milli enerji stratejisi ile ülkemiz lider ülke olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Yirmi birinci yüz yıl Türk asrı olacaktır.

YORUM EKLE