Yıllar yılı Yozgat’ı binalarla dizayn etmeye çalıştık.
Eskipazar’ın tek katlı evlerinden, Tol Çarşı’nın tarihi görüntüsünden, Nohutlu’nun kel tepesinden, Muslubelen’in yokuşundan kurtulmak istedik.
Binaları gösterişli bir Yozgat hayali vardı…
Unutmadık bacalarından duman tüten fabrikaları elbette….
Evet evet, fabrikalarımız da olmalıydı.
Kamu binaları gösterişli, kaldırımları afili.
Yozgat’ı yeniden dizayn etmeliydik, mesela kaldırımda yürüyen insan sayısı artmalı, siyaseten de ayrıca güçlü olmalıydık.
En uygun makyajı aradık yaşadığımız şehre bu yüzden.
Olmadı bir daha olmadı bir daha…
Derken ortaya bir avuç Yozgat’ta çarpık kentleşme, çarpık siyaset, çarpık ticaret, çarpık basın, çarpık ilişkiler silsilesi çıktı! Düzeltelim derken çarpıttık. Büyüklere kızdık, yenilenelim derken büyüklerden de beter hatalar yaptık, üstelik bile bile!
Yozgat’ı yeniden dizayn edebilir miyiz?
İşte bu soruya yanıt verirken tüm bu saydıklarımızdan ve maddesel değişimden öteye gidelim istiyorum.
Olmaz mı sizce…
Bugün dünü, içinde bulunduğumuz bugünü ve yarına dair hesapları düşünüyorum; aslında ciddi ciddi bir zihniyet değişimine ihtiyaç duyduğumuz gerçeğine ulaşıyorum.
Ulan diyorum,
Siyasetçiden iş, aş, torpil beklemeden önce partilisini de olmayanı da kucaklayabilmeli demeliydik… (Zaman aynı partide farklı dünyalara sahip siyasetçilerin çıkar çatışmaları arasında kaybettirdi umutlarımızı.)
Belediye Başkanından bize özel hizmet istemek yerine komşumuz için de isteseydik, az ötedeki yolda ayaklarımızın aslında çamura bulaşacağını unutmadan.
Kamuda, tanıdık aramak yerine aslında tüm kamunun bizim olduğunu bilerek hareket edebilseydik.
Ticarette saat kulesi dibine, lise caddesi gölgesine sıkışıp, kazancı kiraya yatırmak yerine Yozgat’ın her yerini değerlendirebilseydik, değer katmak için uğraşabilseydik.
Kalem tutan eller (siz-biz-herkes) biraz daha memleket için yazabilseydik, çizdiklerimizin üstünü memleket adına yarın silebileceğimiz gerçeğini unutmasaydık.
Evet Yozgat değişmeli ama önce Yozgatlı değişmeli.
Zihinlerdeki biz…
Zor mu, imkansız mı, hayal mi?
Zihinsel değişime müsaade etmediğimiz müddetçe, göçen insanları durdurmakta, aslında değiştiğini zannettiğimiz şehrin beton yığınlarına engel olamayacağız.
Yeni Yozgat için çok mu geciktik?
Aslaaa…
Bu işin mihmandarları kimler şehirde…
Siyasette kongreler yapılıyor koltuklar titreyip kendine gelirken, bir siyasi zihniyet değişimi yapamaz mıyız?
Şehrin yeni bir valisi var…
Yeni belediye başkanı.
Yeni STK başkanları…
Biz de yenilenelim baştan aşağıya Yozgat basını olarak.
Ne kadar tıkalı damar varsa açılsın.
Dünün zenginleri nerede?
Hiçbiri yok değil mi?
Nerede o asil sülaleler?
Diyeceğim o ki, ne Yozgat ne de dünya kimseye kalmıyor, yar olmuyor. Vakit çok geçmeden gelin aynaya bakarak değişimi başlatalım.