Biz bize yeteriz Türkiye dedik ya,
Aslında “Biz Bize Yeteriz Yozgat”, demek istiyorum bugün bir gerçeği hatırlatmak adına!
Biz bize yeter de artarız da...
Siyaset, bürokrasi, iş dünyası, basın-yayın sektörü…
Her birinden güçlü isimleri, lobisi, nüfusu bulunan bir şehir Yozgat.
Lakin özellikle iş dünyasında geri dönüşü sağlayamamış, kendi iş insanlarını dahi kendi memleketine çekememiş bir Yozgat profili çıkıyor karşımıza.
Neden?
Sıralayalım hemen bir nefeste nedenlerimizi?
Yozgatlı İş İnsanı Neden kendi memleketine gelmez?
Devlet yatırımlarında altın çağını yaşayan Yozgat, özel yatırımlarda neden sınıfta kaldı?
Hasbelkader yatırım için şehrimizi tercih edenler, neden engelli parkurunda yol aramak zorunda kaldı?
Neden, bu şehir siyasetçisinin yol gösterdiği, ya da çekip elinden getirdiği bir şehir olamadı!
Bizi bize getirmek, Yozgatlı’yı Yozgat’a yatırım yaptırmak bu kadar mı zor(du)?
Yozgat yatırım kuluçkası misali, parayı bulanın kaldığı değil ‘göçtüğü’ şehir oldu?
Nedenleri sıraladıkça zülfüyâra dokunmaya devam edersiniz.
* * *
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Ankara’da basınla gerçekleştirdiği ilk buluşmada nedenlere yanıt, yeni nedenlerin oluşmasına da set oluşturacak çok önemli bir vizyon çizmişti hepimize.
Size-bize, iş dünyasına, Yozgat basınına, siyasetçisine, bürokratına, muhtarına, valisine, belediye başkanına…
Oktay’ın bir devlet adamı kimliği ile yelpazeyi geniş tutması, siyaset üstü duruşu tüm Yozgat’ı kucaklayan tavırla olaylara yaklaşması hiç şüphesiz yarınlar adına da bir güven ortamı oluşturuyordu.
Eksikler zamanla, kervan misali, uygulama aşamasında düzelecekti elbette. (Çok fazla armutun sapı üzümün çöpünden neler neler kaybettik yıllar yılı-hatırlayın lütfen-)
Mühim olan farklı bir zihniyetle ilk adımların atılmasıydı.
Sayın Oktay, Ankara’da biz basın mensuplarına o çok önemli adımların ilk mesajlarını verirken aynı heyecanı ve refleksi vermemizi istiyordu doğal olarak.
Az gelişmiş şehirlerin büyütmeyen zihniyeti bize de mi bulaşmıştı, yoksa o zihniyetin tesirinden kurtulup Ankara’da verilen ‘Yerelden kalkınma modeli’ne sahip çıkacak mıydık?
Veya nedenlerin arkasında ‘bizden bir şey olmaz’ hastalığı geçit vermeyecek miydi?
Tüm bunları neden mi anlatıyorum, hemen izah edelim. Geçenlerde bir ortamda bu minvalde yapılan sohbeti ve Yozgat’ta parayı bulup bu şehirden gidenlere serzenişte bulunan söylemi geçmişi hatırlattı bana.
Bırakın Yozgatlı iş insanlarını Yozgat’a getirmeyi, şehrinde kazanıp gidenleri durduracak mıydık! Bu hastalık bir kader mi olacaktı?
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, hemşerimiz Fuat Oktay’ın Ankara’daki o ilk toplantıdan bugüne ortaya koyduğu iradeye baktığımızda fiziki alt yapı gerçeklerinin dışında asıl olanının, daha doğrusu olmayanın ‘güvensizlikten’ kaynaklandığı gerçeği çıkıyor karşımıza.
Yozgatlı da olsa sermaye sahibi güven duymadığı, kazanamayacağı, kazansa da sahip çıkılmayan ortamda durmak istemiyor haklı olarak.
Kimse alın terini memleketinde de olsa heba etmek istemiyor ki, olaya biraz olsun mantık çerçevesinden yaklaştığınızda gerçeği daha net görebiliyorsunuz. Yıllarca yatırımcıya küçük de olsa kendi topraklarınıza yatırım yapın çağrısında bulunmuş bir basın mensubu olarak konuşuyorum.
Sayın Oktay’ın ortaya koyduğu duruş, bu anlamda hem yatırımcıya hem de -ki en önemlisi- Yozgatlı sermaye sahiplerine güven ortamı sağladı.
Yozgat’ı güvenli, yatırımcıya ışık tutan, imkanlarını genişleterek sunan, engellerin olmadığı bir şehir hüviyetine kavuşturmak adına çok büyük ve önemli adımlar atıldı son yıllarda.
Bu adımlara her geçen zaman yenileri ekleniyor; direnenlere, bizden bir şey olmaz hastalığının penesinde can çekişenlere inat.
Sermaye sahiplerini Yozgat çekecek, Yozgat’takileri de yatırıma yönlendirecek adımların karşılığını bu günden görüyoruz ama yarınlar daha net gösterecek.
Hülasa biz bize yeteriz yeter ki Ankara’dan esen rüzgara nefes olalım diyor hayırlı haftalar temenni ediyorum.